İnsanların yüreğine dokunan hediyeler bulmayı çocukluk çağlarımdan bu yana hep sevmişimdir. Okuldaki yılbaşı çekilişleri kendimi değerlendirme zamanlarım olmuştur. Herkesle aynı hediyeyi almamak… En seveceği şeyi bulmak… Baktığında seni hatırlatacak bir şey olması… Hep böyle bir şeyim olsun isterdim duygusunu yaratmak… Ve belki de hiç aklıma gelmemişti… dedirtmek hep hedefim olmuştur.
Grafik tasarım eğitimi almak ve 18 yıl gibi uzunca bir süre Resim ve Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliği yapmak markamı oluşturmayı geciktirmiş gibi görünse de olgunlaştırma süreci gibi görmeyi tercih ediyorum. 2011 yılında “bu yaptıklarımın bir ismi olmalı” duygusu oluşur oluşmaz hayat ortağım “La Premisse” olsun mu? dedi. Önce neden kendi dilimizde değil diye düşünmüştüm ama çabuk ikna oldum. Çünkü bu şekliyle çok estetik görünüyordu.
2014 yılında “La Premisse” artık tescilli bir marka olmuştu. Size o gün yaşadıklarımı anlatmam mümkün değil. Sanki dünya çapında bir markanın belgesi çıkmıştı zarftan. Elbette değildi. Evde küçücük atölyemde kendimi mutlu etmek için yaptığım her şeyin bir ismin altında birleşmesi çok güzeldi.
Henüz ticari bir kimlik kazanmadan antetli ürünlerim bile vardı. Kurumsal kimliğin önemini bilen biri olarak bu konuyu atlayamazdım tabi. Ancak daha önemli bir şeyi atladım. Beni tanıyan yaptığım işleri beğenen insanlara iş yapmak çok keyifli olduğundan bu kısmıyla mutlu oluyor ve üstüne para da kazanıyordum. Ama marka dediğin şeyin de bir ruhu vardı ve beslenmesi gerekirdi. Ben bunu unuttum.
2019 yılında “bir elin nesi var” mottosuyla “Marka Besleme” çalışmalarına başladım. Sevgili dostum Aylin Sofuoğlu La Premisse’in yeni gücü ve iş ortağı olarak hikayemize dahil oldu. Şimdi “iki elin sesi var” diyoruz.
Halkla İlişkiler eğitimi alan Aylin uzun yıllar boyu bankacılık sektöründe çalıştıktan sonra nihayet emekli olup hayalleri için çalışma dönemine girenlerden. Aylin bir hobi sever olmanın yanı sıra bir fotoğraf sanatçısı.
La Premisse’nin hikâyesi şimdi başlıyor.
Sipariş Takibi
